HACETTEPE PARKI

 

Jansen tarafından oluşturulan planda açık ve yeşil alan sistemini oluşturan parçalardan biri Hacettepe Parkıdır.  Cumhuriyetten önce Keltepe olarak anılan Hacettepe uzunca bir süre mezarlık olarak kullanılmıştır.

 

Günümüzde yok olan park, Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankaralıların tercih ettiği kır gezintilerine ev sahipliği yapmıştır. Bugün Hacettepe Tıp Fakültesi'nin kurulmuş olduğu alan Atatürk'ü n talimatları doğrultusunda parka dönüştürülmüştür (Ateş, 1989). Böylece yalnızca çevresindeki sakinlere değil bütün Atpazarı, Ulucanlar, Samanpazarı civarının günlük rekreasyon ihtiyaçlarına cevap veren geniş bir park haline gelmiştir. Daha sonra parka bir havuz seyir terasları ve heykel[1] ilave edilmiştir. 1940’ların sonuna kadar park durumunu koruyabilmiştir.

 

1954 ve 55 yıllarında Hacettepe Hastane ve Üniversitesi ile ilgili ilk girişimi başlaması ve 1958de ilk binanın yapılması ile parkın kullanılmaz duruma gelmesinin ilk adımları atılmıştır (Çağlar, 1986). Çocuk Hastanesi olarak başlayan Hacettepe Tıp Fakültesi, Hacettepe parkının büyük bir kısmını işgal ettikten sonra bir plânsızlık örneği olarak hayat alanını geliştirmeye devam etmiştir (Yavuz, 1966). Parkta bulunan ağaçlar üniversite inşası sırasında çoğunlukla yok edilmiş, park,  park olma özelliğini kaybetmeye başlamıştır.

 

1960lı yılların başına kadar park olarak kullanılmaya devam eden Hacettepe Parkı, 1960’larda Hacettepe Çocuk Hastanesi yangını sonrası da Hacettepe Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür (Ateş, 1989). O yıllarda Ankara Üniversitesi Hacettepe Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültesinde eğitim gören Yücel Tanyerinin[2] yazısından parkın kullanımının hala devam ettiği söylenebilir (Tanyeri, yucel-tanyeri.blogspot.com.tr, 2008).

 

“60'lı yıllarda Hacettepe'nin yarısı inşaat alanıydı.
Diğer yarısında da gecekondular bulunurdu.
Bölgenin tek yeşil alanı Hacettepe Parkı idi.
Burası oldukça büyük ancak bakımsız bir parktı.
Ortasında kocaman bir havuz bulunurdu.
Her zaman boş, her zaman susuz.
Havuzun ortasında da sanat eseri, görkemli bir heykel...
Öğrenciliğimizde sıkı bir teorik eğitimimiz vardı.
Sabahtan akşama kadar ders görürdük.
Her hafta başı da sınav olurduk.
Bu yoğun tempo içerisinde tek nefes alabildiğimiz yer bu parktı.”

 

1960’lardan sonra, park halkın güvenliğini sarsıcı bazı söylentiler nedeniyle yavaş yavaş terkedilmiştir.  Parkın ilgi, bakım ve temizlikten mahrum olduğuyla ilgili şikayetler de oluşmaya başlamıştır (Park ilgi ve temizlik bekliyor, 1978).  1980lerde tek tük ağaç varlığı olan çöp ve inşaat artıklarının atıldığı bakımsız bir tepe halini alan Hacettepe Parkı için Ankara Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğünce Ankara kentine yeniden kazandırılması çalışmaları sürdürülmüştür. (Çağlar, 1986)

 

----------------------------------------------------------------------------------

 

[1] Heykel, 1930 yılında Gençlik Parkı daha yokken, şimdiki Ulus kapısının bulunduğu yerdeki çukurluğa konulmuştur. Daha sonra Hacettepe Parkı’na, oradan da Tandoğan Meydanı’na taşınmıştır. “Ankara’nın en gezgin havuzu” diye tanımladıkları havuz, Ankaray inşaatı nedeni ile Tandoğan’dan da kaldırılmış, inşaat sonrası yerine dönmemiştir (Dicle Oğuz, 1996). Ayrıca fotoğraflarda Hacettepe’ye taşınması sonrasında fıskiyenin üst kısmının kaybolduğu gözlenmektedir.

 

[2] 1970 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olarak tıp doktoru oldu. (Tanyeri, Cumartesi Söyleşileri)

 

----------------------------------------------------------------------------------

 

Ateş, T. (1989). Fotoğraflarla Eski Ankara. Mimarlık, 57.

Çağlar, N. (1986). 1923-1943 Yılları Arasında Ankara’da Var Olan Bazı Açık ve Yeşil Alanların Bugünkü Durumlarının İncelenmesi Üzerine Bir Araştırma.

Park ilgi ve temizlik bekliyor. (1978, Kasım 20). Ankara: Cumhuriyet Gazetesi.

Tanyeri, Y. (2008, Kasım 5). yucel-tanyeri.blogspot.com.tr. Aralık 24, 2014 tarihinde http://yucel-tanyeri.blogspot.com.tr/2008/11/hacettepe-parki.html adresinden alındı

Yavuz, F. (1966). Ankara ve Şehirciliğimiz. Mimarlık.